Üyelik Kapat

Küçükken Biz

Küçüklükten itibaren çevremizdeki insanlar bizlere hayatı anlatmaya çalışmışlardır. Ebeveynlerimizin üstlendiği bu roller, daha sonra sosyal, özel ve iş yaşantımızda da bize öncülük edecektir.

Bilinçaltımızın tabiri caizse tüm alıcılarının açık olduğu 0-7 yaş arası dönemde, zihnimiz o kadar boş ve dolmaya o kadar müsaitti ki bize söylenen ne varsa bazen olduğu gibi bazen de anlamlandırdığımız gibi kaydettik.

Sosyal çevremiz her şeyin farkında olduklarını ve özellikle her şeyi bildiklerini iddia etseler de çok önemli bir detayı her zaman atladılar. İç dünyamızı…Küçük bir çocuğun gözünden dünyayı… Gördüğü başka bir evren, duyduğu başka sesler, hissettikleri başka duygulardır.

Hiçbir çocuk bir yetişkin gibi düşünemez.

psikolog_izmirBizler kendimizi tanımaya başladığımız ilk yaşlarda, çevreden onay, ilgi bekledik. Sevme- sevilme duygusu gibi temel ihtiyacımızı doyurmaya çalıştık.Cinsiyetimizi farkettik önce, sonra kendimizi kanıtlamak istedik. Yaptığımız hatalar değil, hatalarımızın bize yansıtılma şekilleri kişiliğimizi oluşturmaya yetti.

Çünkü bizlerin zihni berraktı,kirlenmemişti. Olumsuz eleştiriler, kıyaslanma, küçümsenme, onaylanmama…vs kirletti. Yetişkinlerin farkına varmadan söylediği en ufak bir söz ya da davranış bizim küçük dünyamızı şekillendirdi üstelik onların yoğun zihinlerinin bundan haberi yoktu.

Ebeveynlerin en büyük hatalarından biri, onları bizim anlamamızı beklemeleriydi. Belki de biz çocuklar olarak da bu hatayı yaptık. Her tartışmada ‘ siz beni anlamıyorsunuz, sevmiyorsunuz’ demez miydik? Bizleri her uyardıklarında ya da kızdıklarında sevmediklerini düşünürdük.

Sonra da onların bizlere karşı olumsuz yaklaşımları bilinçaltımız tarafından özümsenirdi ve anlamlar yüklenirdi.Yetişkinlik dönemimizde yaşadığımız sıkıntıların temelinde de bunları bulabilmek mümkün.

Başarısız olduğumuzda -ki bu çok normaldi mutlaka hata yapacaktık- bize gösterilen tepkiler  bizi çok sevdiklerinin,önemsediklerinin göstergesiydi belki ama o kadar soyut göremiyor, düşünemiyorduk. Her şeyi somut görürdük ve yüzlerindeki ifade bizi reddedilmiş, yetersiz, başarısız hissettirmeye yetebilirdi.

0-7 yaş arası zor bir dönemden geçiyorduk, soyut düşünme yetisi henüz gelişmemişti.

Peki yetişkinlerin bu konuda eksiği neydi?

– Çocuklarınıza öncelikle var olduklarını, değerli olduklarını hissettirin. Birey olarak dinleyin, önemseyin, konuşun.

–  Yaptığı hataları yargılamayın sadece neyin doğru olduğunu gösterin.

– Kişiliğini etkileyecek ‘-sın, -sun’ gibi sözcüklerden kaçının.’ Yaramazsın’, ‘tembelsin’ gibi sözler davranısı pekiştirir ve olumsuz davranışların artmasına neden olur.Kendisini bu şekilde kabul eder, değiştirmeye çalışmaz.

– Çevreye kendilerini kanıtlamalarına izin verin. Her çocuk dış çevrede kabul edilmek, sevilmek ister. Ne kadar olumsuz davranışları olsa da yanında ona güvendiğinizi belirtin ve olumlu davranışlarını ön plana çıkaracak cümleler kurun.

– Çocuğunuzla yasanılan problemleri uzmanların yardımıyla çocuğu olumsuz etkilemeyecek şekilde çözmeye çalışın.

– Gün içinde yaşanılan stres ya da zihninizi mesgul eden düşüncelerden dolayı aslında çocuğunuzun sizi nasıl gözlemlediğini farketmiyorsunuz,. Onun zihninin her daim sizden gelecek bilgilerle dolacağını unutmayın.

– Çocuğunuza sorumluluk verin, kendi alanını yaratsın.Özgüven tohumlarının atılması için önemli etkenlerdir.

-Her istediğini yapmak, her sorumluluğunu üstlenmek yarar sağlamaz aksine çocuğunuz sınırlarını bilemez ve diğer uyum sağlaması gereken ortamlarda planlara uyma konusunda sorun yaşayabilir.

– Hırçın, saldırgan davranışların temelinde çocuğun duygusal gelişiminde sorun olduğunun göstergesidir, sorunların neler olabileceğini önemseyin.

Psikolog Damla Alkoç